Cumartesi Anneleri’nin 768 hafta gündeminde işkence ile öldürülmüş cansız bedenlerine bir mağarada ulaşılan Agit Akipa ve İbrahim Demir ile 19 kişinin öldürüldüğü davada verilen beraata üç evladın isyanı vardı.
İSTANBUL
Türker Demirci
1991 yılında Şırnak/İdil’de Agit Akipa ve İbrahim Demir, askerler tarafından gözaltına alınmış, bir gün sonra işkence görmüş ve gözleri bağlı haldeki cansız bedenlerine bir mağarada ulaşılmıştı.Cumartesi Anneleri, 768 haftsasınds Agit Akipa ve ve İbrahim Demir için adalet talebiyle buluştu. Ancak, Annelerin eyleminde bir de babası ödürülen evlatların feryatları ve isyanları vardı…
Şöyle ki, 13 Aralık’ta görülen Ankara JİTEM davasında tüm sanıklar “delil bulunamadığı” gerekçesiyle önceki gün beraat etti. JİTEM davası diye anılan ve 19 kişinin öldürüldüğü davada mahkeme, birçok ifadeye, delile ve tanığa rağmen tüm sanıkların beraatine hükmetti.
İşte bu cinayetlerde Cumartesi Anneleri’nin 768 haftasının da gündemindeydi.
Konuşma sırası küçük yaşlarda babasız bırakılan evlardaydı.Davada bulunan ailelerden Adnan Yıldırım’ın kızı Leyla Yıldırım, 1993-96 yılları arasında işlenen bu cinayetlerin Kürtleri sindirme politikasını bir parçası olduğunu vurguladı. Herkesin biliyor olmasına rağmen cinayetlerin mahkemece siyasi olarak değerlendirilmediğine de değinen Yıldırım, tüm ifadelere ve delillere rağmen bu cinayetlerin “insanlığa karşı suçlar” kapsamında değerlendirilmediğini söyledi. Mehmet Eymür’ün ölüm listeleri ve devlet yetkililerinin bundan haberdar olduğu şeklindeki ifadelerinin de yok sayıldığını aktaran Yıldırım, şunları kaydetti:
Sorumlular ortada ama…
“Doğan Özkan’ın, cinayetlerin kimler tarafından işlendiğine dair ifadelerine rağmen mahkeme bunu görmezden geldi. Cinayetlerden en az 4 tanesi, yalnızca Özel Harekat Daire Başkanlığı’na bağlı birimlerde bulunan Uzi marka özel çekirdekli silahlarla gerçekleştirildi. Mahkeme bunu da delil olarak görmedi. Mahkeme, elinde fırsat varken karanlık bir dönemi aydınlatmak yerine katilleri aklamak için sanık avukatlarından daha fazla çaba sarf etti. Babalarımızın ölümlerinden dönemin Cumhurbaşkanı, Başbakan Tansu Çiller ve çete başı Mehmet Ağar sorumludur.”
Gözaltında kaybedilen Agit Akipa’nın oğlu Fehmi Akipa ise şunları söyledi: “28 yıl önce babam katledildi. Bunun yanında amcamız da katledildi. Yaşadığımız müddetçe barışa, demokrasiye insan haklarına olan inancımızla, yıkılmadan mücadelemiz devam edecektir. Adalet demeye devam edeceğiz.”
Baskın’dan beraat edilen JİTEM sanıklarına: “Üstünüzde ahımız var!”
Davadaki ailelerden Mecit Baskın’ın oğlu Av. Eren Baskın ise bu durumu annesine bile anlatamadığını, burada sevdikleriyle göz göze gelemediğini belirtti. Savcının, Kenan Evren’in dediği gibi “elleri bile titremeden” mütalaayı okuduktan sonra sanık avukatıymış gibi davrandığını aktaran Baskın, şunları söyledi:
“Savcı, var olan çok sayıda delili görmezden gelerek yalnızca itirafçı Ayhan Çarkın’ın ifadelerindeki çarpıklıktan dem vurarak sanıkların beraatini istedi. Hakim de talebi onaylayarak adeta kaçıp gitti. Çok zor bir durumdu. Amcam bana sarılamadı, çünkü ağlayacaktı. Eve gittiğimde annem hemen odaya kaçtı. Bunu unutmaması gereken insanlar şunu bilsinler ki, üzerlerinde ah var. Bu ah benim, Maside’nin, Besna’nın, Diyar’ın, Leyla’nın ahı. Bu ah mutlaka onlardan çıkacak. Ayaklarına taş değse bizim ahımızı bilsinler. Eğer içlerine en ufak bir karamsarlık girerse, bilsinler ki o bizim ahımızdır. Bizden çıkan ahtır.”
Bize yapılan zulümdür
Basın açıklamasını Cumartesi insanlarından Maside Ocak ise Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ankara JİTEM davasının tanıklara, delillere, belgelere, kamu görevlilerinin beyanlarına rağmen tüm sanıkların beraat etmesi ile sonuçlandığını aktaran Ocak, “Bu kararı verenler, verdirenler bilsinler ki kayıplarımıza ilişkin adli bir yargılama süreci sağlanmadığı sürece devletin unutturduğu soruları sormaya devam etme sorumluluğumuzu yerine getireceğiz. Bize yapılan bu kolektif zulmü ifşa etmekten vazgeçmeyeceğiz. Son derece açık ve ağır sonuçları olan ve kimsenin savunamayacağı bu zulme itirazımızı sürdüreceğiz.” şeklinde konuştu.
FOTOĞRAFLAR: EMRE ORMAN