Üniversiteye giriş sisteminde adı dahil her şey değişti. Ancak yeni olan ne? Uzmanlar Evrensel'e değerlendirdi.
Eylem NAZLIER
Tamer Arda ERŞİN
İstanbul/Ankara
YÖK Başkanı Yekta Saraç, üniversiteye girişte yeni sistemin detaylarını açıkladı. Adı “Yükseköğretim Kurumları Sınavı” olan sınav haziran ayında tek hafta sonunda gerçekleştirilecek. Milyonlarca öğrencinin geleceği yine birkaç saate sıkıştırılacak.
Sınav sistemindeki değişiklikleri uzmanlar Evrensel'e değerlendirdi. Eğitimci Yazar Abbas Güçlü, "Benim tahminim, daha sınavlar gerçekleşmeden bu sistemin üçte biri değişikliğe uğrayacaktır" derken, Prof. Dr. Nejla Kurul, "Sınav sisteminin kendisi adaleti sağlayan bir sistem değil" yorumunda bulundu. Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan da, "Yine öğrenci geleceğini bir güne sıkıştıran bir sisteme geri dönüyoruz" dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın "doğru bulmuyorum" açıklaması üzerine kaldırılan TEOG’un ardından, yine Erdoğan'ın talimatıyla üniversite giriş sisteminin değiştirilmesi üzerine çalışmalar başlamıştı. İşte o çalışmaları ve yeni sınav sistemini YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç açıkladı.
Evrensel gazetesinden Eylem Nazlıer ve Tamer Arda Erşin'in haberine göre, sınvın adı ‘Yükseköğretim Kurumları Sınavı’ olarak değiştirilecek. Adaylar iki ayrı teste katılacak. İlk oturum Türkçe ve temel matematikten oluşacak. Sınav haziran ayında bir hafta sonu yapılacak. İkinci oturum aynı gün öğleden sonra Türk Dili ve edebiyatı- coğrafya, sosyal bilimler, matematik ve fen bilimleri sınavları yapılacak. Dil sınavı ise Pazar günü uygulanacak. Yabancı dilde soru sayısı 80 olarak belirlenmiş durumda. Birinci oturum bütün adaylar için zorunlu olacak ve sorular MEB’in ortak müfredatından oluşacak.
TÜRKÇE VE MATEMATİK ÖNEM KAZANDI
İlk oturumda 40 Türkçe, 40 matematik sorusundan oluşacak. İlk oturumdan sonra adaylar için öğle arası verilecek. Türkçe ve matematik sorularının ağırlığı eşit olacak. İlk oturuma giren adaylar ön-lisans bölümlerinden tercih yapabilecek. Tercih için adayların en az 150 puan alması gerekiyor. İlk oturumdan 180’den fazla puan alan adaylar lisans bölümlerinden tercih yapabilecek. Temel yeterlilik testinden alınan 200 puanın 2 yıllık geçerliliği olacak. Adaylar isterse bir sonraki sene puanlarını kullanabilecekler. Adayların aynı puanı kullanabilmeleri için tercih yapmamış olmaları gerekiyor. İkinci oturumda Türk dili ve edebiyatı-coğrafya’dan 40, sosyal bilimleri 40, matematik 40 ve fen bilimleri 40 sorudan oluşacak. Oturumların süresi daha sonra belirlenecek. İkinci oturumda sözel bölümler için edebiyat-coğrafya’nın yüzde 50 sosyal bilimlerin yüzde 50 ağırlığı olacak. Sayısal için matematik yüzde 50, fen bilimleri yüzde 50, eşit ağırlıkta da matematik ve türkçe yüzde 50 ağırlıklara sahip olacak. Lisans yerleştirme puanı hesaplanırken temel yeterlilik testinin ağırlığı yüzde 40 ikinci oturumun ağırlığı yüzde 60 olacak. Saraç, sınav sürecinin dört aya yayılmasının sonlanacağını sınavın bir hafta sonunda bitirileceğini söyledi. Sınavda ayrıca MEB müfredatı esas alınacak.
Saraç, ayrıca 18 olan puan türü sayısının da 5’e düşürüleceğini söyledi. Türkçe ve temel matematik alanları bütün puan türleri için önem arz edecek.
ABBAS GÜÇLÜ: SINAVLAR GERÇEKLEŞMEDEN 3’TE 1’İ DEĞİŞİKLİĞE UĞRAR’
Eğitimci Yazar Abbas Güçlü de yeni sistemle ilgili Evrensel'e konuştu. “Çok aceleye getirilmiş bir sistem gibi duruyor” diyen Güçlü şu ifadeleri
kullandı: “Mesela sınav sayısını ve puanları azaltacağız derken bir çok ders göz ardı edilmiş. Örneğin tıbba girerken, sağlık bilimlerine girerken fen bilimlerinin oranı azaltılmış. Hukuka giren bir öğrenci de tarih, psikoloji, sosyoloji ve felsefe derslerini çözmese de oluyor. Hukuka girişte eşit ağırlıklı puanda felsefe grubu dersleri ve tarihin göz ardı edilmesi doğru bir şey değil. Şu an sınavlar iki güne indiriliyor. Bütün ağırlıklı sınavlar, adayların yüzde doksanından fazlası girdiği sınavlar cumartesi gününe yığılmış. Pazar günü ise tek sınav var o da yabancı dil. Keşke temel yeterlilik sınavı ve yabancı dil sınavı cumartesi, sözel ve sayısal sınavlar da pazar olsaydı. Ayrıca temel yeterlilik sınavı dediğimiz birinci testin puanlamasını adayın sınavda kendisinin yapması isteniyor. Yani orada barajı aşacak mı aşamayacak mı aday kendisi karar verecek. Ona göre yoluna devam edecek. O baskı ile ‘Aştım’ ya da ‘Aşamadım’ ya da ‘Ne kadar puan alırım?’ kaygısı ile ikinci sınava giren adaylar daha başarısız olabilirler. Daha geniş yelpazeden tercih yapacak öğrencinin hem sabah oturumuna hem de öğleden sonraki oturuma girmesi çok yorucu olacak. Bu da istediği puanı almasını engelleyebilir. Benim tahminim, daha sınavlar gerçekleşmeden bu sistemin üçte biri değişikliğe uğrayacaktır. Birkaç yıl sonra da tamamen ortadan kalkacaktır.
Yine aynı şekilde açık uçlu soru olacak mı olmayacak mı ona da açıklık getirilmedi. Yüzde kaç oranında olacak, hangi teste ağırlığı kaç oranında olacak? O da dile getirilmedi. Büyük sıkıntı, liselerde verilen hormonlu notlardı. Bu konuda düzenlemeye gidilmemesi de dikkat çekiyor.”
Prof. Dr. Nejla Kurul da “Sınav sistemi ne öğrenciler, ne veliler, ne öğretmenler ne de yöneticilerin benimsemediği bir süreç. 2 milyon öğrencinin katıldığı sınavdan sözde en başarılı olanları seçilip üniversiteye yerleştirmeye çalışıldığı bir sistemden adalet sağlanmaya çalışılıyor. Sınav sisteminin kendisi adaleti sağlayan bir sistem değil. Çünkü okullar arası eşitsizlik çok fazla, o yüzden adil değil” dedi.
Prof. Dr. Yekta Saraç’ın ‘Aksayan taraflar giderilebilecek’ açıklamalarını yorumlayan Kurul, “Nedir bu aksayan taraflar? Geçen yıl yapılan sınav sistemi ile bu yıl yapılması planlanan sınav sistemi arasında ne fark olacak? Geçen yıl ne sorun vardı? Kamuoyu bunu bilmek zorunda. Onlara göre geçen yıl eğitim bilim alanının içerisinde milli olmayan unsurlar vardı. Bitti o sorunlar. Sınav sistemine dair somut bir sorun var mıydı? Aslında sınav sisteminde şöyle bir sorun vardı, bir çok insan torpil, kayırma ve şifrelerle daha önce girmişlerdi. Buna dair hangi önlemler alındı? Biz bunu bilmiyoruz. Aksayan yönler hiçbir şekilde anlatılmıyor. Neyin aksadığını, nasıl önlemler aldıklarını geçiştirmiş. Öğrencilerde stres azaltacaklarını söylemişler. Her sınav stres yaratır. Bir sınav koyduğunuzda öğrencilerin, ‘Geleceğim ne olacak, hayatımda geleceğimi nasıl kazanacağım?’ sorusu temel sorun. Sınavla stres azalmış oluyor mu? Olmuyor.” ifadelerini kullandı.
“Diyorlar ki ‘Yeni sistemde 80 soruluk bir sınavla ve yabancı dil sınavıyla 2 milyon öğrenciyi yerleştireceğim’ bu mümkün müdür? Daha açık bilgilere ihtiyaç var.” diyen Kurul şu ifadeleri kullandı: “80 soruya verilebilecek yanıtlarla 2 milyon öğrenciyi birbirinden ayırt etmek mümkün mü? 80 soruya indirgeme ile sınav sistemini yalınlaştırdım diyerek kamuoyuna yeni bir şey sunuyorlarmış izlenimi yaratılmak istenmesi gerçekten sıkıntılı. 18’den 5’e indirgenmiş puan türü sayısı. Bu da yorumlaştırmanın bir parçası. Peki gerçekten çok nitelikli öğrenci yetiştirdiğini bildiğimiz okullarla bugün gerçekten getto okullarından mezun olan çocukların (Yoksul kesimlerin gittiği imam hatip liseleri, meslek liseleri) gittiği liselerde böyle bir sınavla elemeye tutmak çok yanlıştır. Eğitim bizim geleceğimizdir. ‘Ben bir yenilik yapıyorum, yaptım oldu’ demekle bitmez o süreç. İktidar tek başına bu değişikliği yapmamalıdır. Muhalefeti de dahil etmelidir. Araştırılmadan 2 milyon öğrenciyi ilgilendiren bir sistem değişikliğine gidilmiştir. Bu sonrası için çok büyük sorunlar yaratır.”
Değişikliği Evrensel'e değerlendiren Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan da, yeni sistemde büyük bir açığın olduğunu söyledi. Aydoğan, “'180 ve üzeri alanlar öğleden sonra oturuma girecek' deniyor. Temel Yeterlilik Testi sınavı sonuçlarını 3 saatte nasıl belirleyecekler? Öğleden sonraki oturuma girmek için para yatırmış öğrenciler, boştan yere para vermiş ve sınav stresi yaşamış olacak” dedi.
“Yeni uygulama eski sisteme geri dönüş” diyen Aydoğan, “Geçmişte yaptıkları uygulamalarla çelişiyor. Daha önce sınav stresi yaşayan ve intihar eden öğrenciler için tek bir sınavı kaldırıp, bir çok sınav yapacaklarını söylemişlerdi. 18 puan türünün olacağını belirtmişlerdi. Şimdi bu açıklamalarıyla çeliştiler. Sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘sınav sistemini kaldıracağız’ demesiyle sistem değiştiriliyor ancak Erdoğan’ın açıklaması da boşa düştü. Yine bir sınav sistemi olacak. Yine öğrenci geleceğini bir güne sıkıştıran bir sisteme geri dönüyoruz” dedi. Saraç’ın sınav süresi ve tarihiyle ilgili net bir bilgi vermemesine dikkat çeken Doğan, “Saraç ‘bir ay değil, bir yıldır kurguladık’ diyor. O zaman bir yıl öncesinden niye açıklanmadı? Sınava aylar kalmışken öğrenci velilerinde endişe devam ediyor. Korkunç bir plansızlık var. Eğitimde ‘yönetilebilir olması’ vurgusu yapıldı ama Saraç’ın açıklaması yönetemediklerin kanıtıdır” ifadelerini kullandı.
Aydoğan, bütünlüklü bir eğitim politika izlenmediği sürece eğitim sistemindeki sorunların devam edeceğini söyledi. Üniversitelerin niteliğinin de AKP hükümetiyle beraber azaldığını ifade eden Aydoğan, “Üniversiteler bilim seferberliği yerine müşteri seferberliği üzerine kurgulandı. Her ile üniversite açtılar ama niteliksiz olduğu için bu üniversiteler tercih edilmiyor. Üniversite bitirmek şu anda öğrenciler için gelecek güvencesi anlamı taşımıyor. Bu yüzden üniversitelerde binlerce kontenjan boş kaldı” diye konuştu.