Aşklar bitebilir, evlilikler son bulabilir ama dostluklar sağlam olmalı, yıkılmaz kaleler gibi korunmalı, korumalı.
Sultan Karataş/şair
Hayatın verdiği dersler üzerine yazmak istiyorum zaman zaman. Bugün de rüzgar oradan esiyor, karaladım kendimce birkaç satır...
Kazanımlarım, kayıplarım, tecrübe edindiklerim... Aslında, kaybettiklerim diye bir sözcüğü literatürden atalı epey zaman oldu ancak tümceyi tamamlayan bir sözcük gibi yazıverdim gitti.. Zira, her kayıp sandığımız, çoğu zaman başka bir kazanımın yolunu açabiliyor. Kişisel olarak böyle deneyimledim en azından.. Aslında bir çoğumuz için de böyle değil midir; üzülmemize, isyanımıza yol açan çokça deneyimlerimiz olur hayatta oysa herşey bizim için, her şey insan için...
Dahası, acıları, sıkıntıları yaşayan yalnızca bizler değiliz. Herkesin kendince hüznü, derdi neşesi oluyor. Öyle ya, neşeler keyifler nasıl kalıcı değilse, kederler de kalıcı değildir. Yeter ki başa çıkmasını bilsin, öğrensin kişi... İşte o zaman birey olabilmenin ayrıcalığını tadıyorsunuz.
Sevmenin çok değerli olduğunu öğretti yaşam, en az sevilmek kadar.. Dokunmanın güzelliğiyle birleşince çok daha anlamlı olduğunu... Deneyimlerinizle pekiştirmeden öğrenemiyorsunuz. En önemlisi, güven (imiş). Sevgi, saygı, güven üçlüsü içiçe olmadıkça, birliktelikler de dostluklar da, gerçekten gidilmesi meşakkatli bir yol oluyor. Bu durum, yalnızca ikili ilişkilerde yani sevgiliyle, eşle olan lişkimizle sınırlı değil elbette. Çocuklarımızla dostlarımızla olan ilişkide de, bu değerler çok önemlidir kanımca.
Burada özellikle, dostluklarla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum:
Eğer gecenin bir yarısı, telefonunu çaldırabileceğiniz, derdinizi konuşabileceğiniz hatta yanınızda olmasını istediğiniz kişiler varsa onlara 'dost deniyor'... En azından benim için önemli bir kriter...
Karşılık beklemeksizin, onların yanında olmak istiyorsanız ve onlarla birlikte olmaktan asla sıkılmıyorsanız çok şanslısınız...
Sizin gülüşerinizde dahi acınızı görebilen, sesinizin tınısında hüznü duyabilen birileri varsa işte onlar 'dost'tur.İnanın, dostlukta sırtınız asla yere gelmez, benden söylemesi!
Sıkıntılarınızı anlatmadan, yazdığınız satır aralarında bir çırpıda yakalayan , okuyabilen birileri varsa işte onlar 'dost'tur.
Sizi incitmemek için, sözcükleri ustaca kullanan, bazen de acınızdan kurtarmak için sizi bir şamarla kendinize getiren birileri varsa yalnız değilsiniz. Ne şanslısınız; 'dost'unuz var...
En sıkıntılı anınızda, sevecenlikle sizi dinliyor ve dost lügatından kadife gibi sözcüklerle yüreğinizi okşuyorsa ne kadar sevinseniz, sevseniz azdır inanın... Çünkü yalnız değilsiniz.
Az bir şey mi, insanların gözünü hırs bürüdüğü bir zamanda ... En güvenilir sandığınız biri tarafından hüsrana uğratıldığınız bir zamanda hâlâ yanınızda duran birileri varsa hiç şikayet etmeyin, evrenin en şanslı varlığısınız.
Sığınacak bir dost yürek bulmak kolay mı böylesi 'puşt' bir zamanda. En adam sandıklarınızın, en afilli 'kalleş' ve 'namussuzluk'larına tanıklık ettiğimiz bir zamanda...
Yok yok kişsel değil şikayetim. Dedim ya çok değerli dostlarım var. Derdim, onlara birkaç güzel söz fısıldamak...
Hepsi bulunmayacak bir hazine değerinde benim için. Uğurlarına canımı verebilecek kadar sevdiğim dostlarım var...
Dostluklar da, 'bir saman alevi' misali olmamalı kanımca, 'orman yangını misali' yanmalı tıpkı aşklarda olduğu gibi.
. ....
Sağlam dostluklar gerçekten en büyük değer, en kaybedilmeyecek miras...
Aşklar bitebilir, evlilikler son bulabilir ama dostluklar sağlam olmalı, yıkılmaz kaleler gibi korunmalı, korumalı.
Niye mi bu kadar takıldım dostlar derken. Çok güzel dostlarım var, bugün de özel olarak onlara yazayım dedim. Onlar kendilerini biliyorlar, bilsinler benim için çok değerliler. Varlıklarına müteşekkür olduğum dostlarım onlar...
Burada, yaşamdan çıkarsadığım mini ders notlarımı paylaşmak istedim. Vefa, değerli bir duygu... Bir mahsuru olduğunu düşünmediğimdendir, içimden geldiği gibi dostlarıma seslenmek istedim;
SİZLERİ ÇOK SEVİYORUM...
İYİ Kİ VARSINIZ!
BEN SİZSİZ, SİZ DE BENSİZ KALMAYIN E Mİ!!!