Güncel

Veysel'i düşünmek...

Sehpaya çıkarken Che'nin 'ölüm hoş geldi, safa geldi' dizelerini bağıra bağıra okudu. Ölüme giderken yanında yüreğinden başka hiç bir şey yoktu.

9 Haziran 2018 Saat: 10:07
Veysel'i düşünmek...
Veysel'i düşünmek...

Veysel'i düşünelim biraz, boy boy afişlerle aranır durumda, 12 Eylül'ün hemen sonrasının en karanlık günlerinde, 28 Aralıkta kaldığı eve yapılan baskında çıkan çatışma sonrası yakalanır. Üstelik çatışmada arkadaşı Ali İhsan Özer ve bir teğmen ölüyor bir de komiser yaralanıyordu. Veysel evin çatışma dışında bir bölümünde yaralı yakalanıyor, feci şekilde dövülüyor. 
Yaşayanlar iyi bilir, 12 Eylül karanlığında bir devrimcinin başına gelebilecek en kötü iş yaralı yakalanmaktır. Hele bir de ölen teğmen ve yaralı komiser varsa, gözlerden uzak bir Anadolu kentinde isen başına gelebilecekleri anlatmaya ne kalem yeter ne de algı kapasitemiz...
Gördüğü onca işkence rağmen Veysel direnir. Yakalandığı andan asılana kadar geçen her günü direnerek geçer.
Yakalanmasından asılmasına kadar geçen 5 aylık sürede tek başına hücrede ağır tecrit uygulanır ve sürekli işkence görür. Her şey yasaktır, ailesiyle görüştürülmez, avukat tutmasına izin verilmez. Zaten -ilkine müştekiler gelmediği için- ikinci celsede idama hükmolur. Ne yargılanırken ne de infazında avukatı yoktur. Darbeci genareller asın diye buyurmuştu, avukat bile yasaktı. Ailesi ile sadece idama götürülürken bir cemsenin içinde arada G3'lü askerler var iken bir dakika görüşebilmişti.
Sehpaya çıkarken Che'nin 'ölüm hoş geldi, safa geldi' dizelerini bağıra bağıra okudu. Ölüme giderken yanında yüreğinden başka hiç bir şey yoktu.
İnfaza tanık olan bir gardiyanın aktarımı şöyle:
"Veysel infaz bahçesine getirildiğinde başı dimdikti. Üzerinde infaz kıyafeti yoktu. Sivil giysiler vardı. Kendisinden son isteği sorulduğunda, "Benim sizlerden bir isteğim olamaz!" dedi. Darağacına yürü denmesine fırsat bırakmadan, başını önüne eğmeden, en küçük bir tereddüt göstermeden yürüdü. Sehpaya çıktı. Cellat boynuna ipi geçirmeye hazırlandığında "Sehpaya kimse dokunmasın" diye uyardı. Ardından öyle bir bağırdı ki, yer-gök inledi. Ne dediğini anlayamadık bile. Slogan bitince cellata 'ipi boynuma geçir' dercesine baktı. Boğazına ilmek geçirildi. Cellat Veysel'in isteğine uyarak sehpadan uzaklaştı. Kanımız donmuş gibi, pür dikkat onu izliyorduk. Üzerine bastığı sehpaya ayağıyla vurdu, kendi infazını kendi gerçekleştirdi."
37 yıl sonra gömüldüğü yer hala bulunamadı..

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Net Haber Ajansı Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız