"Dilimizi tarih taşının altına koymak iyidir",
Sezai Sarıoğlu
Dibi tutmuş bu şehrin orta yerinde nelere heves etmeli ki... Belki de en "şah heves", şehrin anahtarını alıp "az"lara ve "âşıklara" vermek. Ya da şehrin anahtarını çalıp, heves nefes "aşklara" ve "az"lara kaçmak. Dibi tutmuş, dili tutulmuş bir şehri, yas bağlamış bir kalbi terk etmenin tam zamanıdır belki de...
İçimizdeki küstürmediğimiz o deliyi dışarı çıkarmanın, aklı söndürüp, dilin fitilini kısıp, kalbi hohlayıp parlatmanın hevesiyle... "İnsan kendine dardır bir harfe sığdım da içine sığamadım" diyerek... Kuşların kanadını ödünç alıp uçmalı şehrin bulutlarında, dibi tutmuş dilin yanık kokusunu dağıtıp; dilin ve kalbin dibini iyice ovmalı...
Dilin mânâlanıp kâra geçmesi iyidir.
Dilimizi tarih taşının altına koymak iyidir.
Dilini âşık arısı sokmuş olanın, yâr çekimine tabi olup dağa tırmanıp kalp dalına konması daha da iyidir...