Çağlayan adliyesi önünde TAYAD’lı aileler ile birlikte adil yargılama için ölüm orucu yapan Mustafa Koçak’ın ailesi bir basın açıklaması ile son durumu ve taleplerini kamuoyu ile paylaştılar.
NECDET ÖZSAYGIN
Yapılan açıklamada şöyle denildi:
Mustafa Koçak aleyhine verilen tek bir itirafçı tanık beyanı ile 25 aydır tutukludur. Mahkemede adil bir yargılama yapılmamış,uluslararası hukuk kuralları,anayasa ve mevcut yasa hükümleri ihlal edilmiştir.Mustafa Koçak 3 Temmuz 2019 tarihinde adil yargılanma talebi ile açlık grevine başlamış 11 Temmuz 2019 tarihinde savunma hakkı dahi kısıtlanarak esas hakkında savunması dahi alınmadan hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmedilmiştir.
Mustafa Kocak açlık grevinin 90.cı gününde direnişini ölüm orucuna çevirmiştir. Mustafa Koçak halihazırda tutuklu olarak kaldığı Şakran 2.Nolu Ceza İnfaz kurumu müdürü,2.müdür,baş gardiyan ve kurum doktoru tarafından zorla müdahale ile tehdit edilmektedir.
Dünya Tabipler Birliğinin 1991 tarihli Malta bildirgesine göre açlık grevindekiler;Zihinsel olarak ehliyetli,açlık grevine kendi iradesiyle karar vermiş.Bu nedenle belirli bir zaman için yiyecek veya sıvı almayı reddeden kişi/kişilerdir.
Açlık grevi bir intihar biçimi değildir.Bir protesto biçimidir.Kişi kendi iradesi ile bilinçli olarak yiyecek reddetmektedir.Bu açlık grevi ölümle sonuçlanabilir.Ama temel amaç ölüm değildir.Yemek yemeyerek bir eylem yapan mahkumlar ölmeyi değil istemedikleri bir politikayı,uygulamayı değiştirmeyi ve kamuoyu tarafından yaşadıkları haksızlığı duyurmayı amaçlamaktadırlar.
Açlık grevi yapan tabi olduğu mevzuatın öngördüğü usul ve şartlara uyulmak kaydı ile sağlık kurum ve kuruluşunu seçme ve seçtiği sağlık kuruluşunda verilen sağlık hizmetinden faydalanma hakkına sahiptir.
Mustafa Koçak ve İzmir Tabip Odası’nın başvurusuna rağmen hekim seçme hakkı kullandırılmamaktadır.
Bilinci açık olan açlık grevcisi belenmeyi reddettiğinde bu kişiler hekimler tarafından zorla beslenmeyecektir.Bunun aksi hem tıbbi etik,hemde hasta hakları açısından yanlış bir tutumdur.Tıbbi zorunluluklar ve kanunlarda yazılı haller dışında rızası olmaksızın kişinin vücut bütünlüğüne ve diğer kişilik haklarına dokunulmaz.Teşhis tedavi veya korunma maksadı olmaksızın ölüme veya hayati tehlikeye yol açabilecek veya vücut bütünlüğünü ihlal edebilecek veya akli veya bedeni mukavemeti azaltabilecek hiçbir şey yapılamaz ve talep edilemez.
Zorla müdahale işkencedir.Kişinin iradesi hilafına ağzına ve burnuna takılan hortumlar ile zorla besleme kişilik haklarına ve bedensel bütünlüğüne saldırıdır.Bilincinin kapanması halinde dahi uluslararası Tokyo protokolü son iradesine göre davranmak gereğini bildirmiştir.
Mustafa Koçak yaşadığı haksızlık karşısında başladığı ölüm orucu sırasında ki talepleri.
-Özel ihtisas mahkemeleri kaldırılsın.
-İtirafçılık yasası kaldırılsın.
-İstanbul siyasi şubedeki işkenceci polisler tespit edilsin ve cezalandırılsın.
-Cavit Yılmaz tekrar istinabe yolu ile dinlensin.
-Yeniden adil yargılama yapılsın.
-Tahliye ve adalettir.
Mustafa Koçak direnişinin son bulması taleplerinin kabulü ile mümkündür.Zorla müdahale adaletsizliği ortadan kaldırmayacaktır.Daha da büyütecek Mustafa Koçak’ı sakat bırakacaktır.Hatta ölümüne sebep olacaktır.
Açıklama sonrası,ellerindeki dilekçelerini Adalet Bakanlığına iletmek üzere Postaneye giderek buradan faksladılar.