DİSK/Limter-İş: Toprağımızın, suyumuzun, havamızın kirletilmesine ve halk sağlığının tehlikeye atılmasına sessiz kalmayalım.
Asbest ve zehirli maddeler içerdiği ileri sürülen Brezilya donanmasına ait São Paulo adlı savaş gemisinin, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından Aliağa'da sökümüne izin verilmesine tepkiler sürüyor.
DİSK/ Limter-İş sendikası tarafından bu sabah Tuzla, İçmeler, Tuzla Gemi önünde, Asbest ve zehirli maddeler içerdiği ileri sürülen Brezilya donanmasına ait São Paulo adlı savaş gemisinin sökümüne izin verilmesini protesto ederek “Zehir yüklü ölüm gemisini durduralım!”çağrısında bulundu.
DİSK/Limter-İş sendikası Genel başkanı Kamber Saygılı ve Genel Sekreter Hakkı Demiral’ın da katılımıyla yapılan protestoda, Geminin bu haliyle Türkiye'ye ihracatı uluslararası sözleşme ve ulusal yasalara göre yasadışıdır,kanunlar uygulansın.Aliağa Tersaneleri kapalı kutu olmaktan çıkarılsın,bağımsız oda ve sendikaların denetimine açılsın” denildi.
Genel Başkan Kamber Saygılı tarafından yapılan basın açıklamasında ve tersane işçilerine yönelik yapılan ayrıntılı bilgilendirmede görüşlere yer verildi:
İçinde tonlarca asbest, kurşunlu boya ve tehlikeli maddeler barındıran Sao Paulo isimli tam altmış iki yıllık hurda uçak gemisi Brezilya'nın Rio limanından yola çıkmayı bekliyor. Üretiminden, kullanımına, katıldığı nükleer testlerden, sökümüne dek etrafına ölüm saçan bu gemiyi durduramaz isek, İzmir Aliağa Gemi Söküm Bölgesi'ne gelecek.
Fransız donanmasında nükleer testlerde kullanıldığı için sadece asbest değil, ayrıca uranyum zırh kaplı ve radyoaktivite tehlikesi içeren, tonlarca kurşun,ağır metaller,yağlar,kimyasallar bulunduran, ekosistem ve işçi sağlığı açısından bir kıyım makinesi olan gemiyi inşa edildiği Fransa, satıldığı Brezilya reddederken, bu geminin Aliağa’ya gelmesine, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yani siyasal iktidar bile bile onay verdi. Son yıllarda siyasal iktidar eliyle sıklıkla gündeme gelen çevre kirliliği,doğa katliamı halk sağlığının hiçe sayılması suçlarına böylece bir yenisi daha eklenmiş oldu.
Etrafına zehir saçan geminin söküm ihalesini ise SÖK Denizcilik tersanesi aldı.Söküm ihalesini alan SÖK Denizcilik patronları milyon dolarlar kazanacak, kurbanları bir kez daha Aliağa gemi söküm işçileri başta olmak üzere Aliağa, İzmir ve zehirli boyalara batmış hurda metalin ergitildiği hurda metal fabrikalarının olduğu tarım havzalarında yaşayan tüm yurttaşları, başta çocuklar olmak üzere tüm kırılgan canlıları ve gıda zincirini zehirleyecek.
Basın emekçileri,
Hurda Gemilerin sökümü Avrupa'dan çıkarıldı, Çin'de hurda gemi ithalatı yasaklandı, Türkiye'de ise patladı!Özellikle Aliağa ve İzmir son 20 yıldır gemi çöplüğü olarak kullanılıyor. Aliağa bu zehirli sektörde uzmanlaştı! Aliağada 2021 Mayıs'a dek son beş yılda 741 gemi söküldü Sonuçta denizimiz, toprağımız, havamız, kirleniyor, işçiler ve bölgede yaşayanlar kanser oluyor, sağlıklarını, canlarını kaybediyorlar.
Basın emekçileri,
Zehirli gemilerin İzmir’e gönderilmesi, varsıl Avrupa ülkelerinin Türkiye’ye yaptıkları zehirli atık ihracatı politikasının bir parçasıdır. Emsal gemilerde yüzlerce ton asbest ve sair tehlikeli, zehirli madde olduğunu biliyoruz.
Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Yönetmeliği hükümleri düpedüz sistematik olarak çiğneniyor. Mevzuata uygun bertaraf edilen asbest miktarı, komik denecek kadar az, beş yılda 250 ton. Kalanı hafriyat olarak dağlara gömülüyor, moloz olarak atılıyor, yakılan malzeme arasına karıştırılıp denize bırakılıyor. Asbestli sökümlerde yasal zorunluluk olan dekontaminasyon, tam karantina uygulaması, negatif basınç üniteleri, işçilerin kişisel maruziyet ölçümleri uygulanmıyor. Asbest söküm bittikten sonra ortam ölçümü yapılmıyor. Asbestli gemilerin İŞKUR'a bildirimi, söküm bitince İŞKUR kapanış bildirimi yapılmıyor. Sorun bakalım, bu 741 gemiden kaçının İŞKUR'da kaydı varmış?
İşçilere işe uygun kişisel koruyucu donanım verilmiyor. Kurşunlu, kadmiyumlu boyaların kaynakla kesilmesi sırasında filtreli gaz maskesi takılması zorunluluk. İşçiler mesai saatlerinde hiç görmedikleri gaz maskelerini ancak denetimler sırasında görüyorlar. Çünkü uluslararası olsun ulusal olsun denetmenler geleceği zaman şirketlere önceden haber veriliyor. Her vardiya değişiminde ve yemek aralarında toz maskeleri ve tulumları temizleri ile değiştirilmiyor. İşçiler günlük kıyafetleri ile çalışıyorlar.
Hijyen kabinleri sadece görüntü olarak konuyor. İşçilerin sağlık kontrolleri işyeri hekimi tarafından sürekli takip edilmiyor. Periyodik olarak gemi söküm işçilerinin akciğer radyografileri çekilmiyor. Kurşun ölçümleri yüksek çıktığında, işçiler bedelini ödüyor, ücretsiz izne yollanıyorlar. 1976'dan beri asbestli, tehlikeli malzemeli söküm yapılan Gemi Söküm Bölgesi'nde bir işçi bile meslek hastalığı tanısı alamamış! Meslek hastalıkları sümen altı ediliyor. İşçiler, hep aynı nedenlerle arda arda iş cinayetlerinde ölüyor. 2021'den bugüne en az beş işçi kardeşimizi iş cinayetlerine kurban verdik.
Neden Aliağa'da sökülüyor peki bu gemiler?
Çünkü burada emek ucuz,emek örgütsüz. Siyasal iktidar ise kim çok para verirse, ona rant döndürürse, memleketin kaynaklarının kapısını sonuna kadar açıyor ve emperyalist kapitalist haydutlar işbirlikçileriyle birlikte dağımızı,taşımızı, deremizi,denizimizi,ormanımızı,emeğimizi hoyratça talan ediyorlar.
Basın emekçileri, işçi arkadaşlar,
Yıllardır tersanelerde ve gemi sökümde her türlü kuralsızlığa,yasa dışılığa ve adaletsizliğe karşı hem yasal hem de fiili mücadele yürüten sendikamızın tarihinde asbestli gemilere karşı mücadele önemli bir yer tutar.
1995 yılında Sadıkoğlu Tersanesi'nde söküme gelen United States asbest yüklü geminin sökümü, sendikamız öncülüğünde Gemi Mühendisler Odası,Çevre Mühendisleri Odası ve Greenpeace ile birlikte yürüttüğümüz mücadele neticesinde engellenmiştir.
Gene Aliağa'ya gelmekte olan Sao Paulo gemisinin ikiz kardeşi Clemenceau (Klemanso) gemisi 2003 yılında, Türkiye Karasularından döndürüldüğünde, Limter-İş Sendikamız bu mücadelenin içindeydi.
2006 yılında ise 100 tona yakın asbest buluna Otopan isimli geminin Aliağa'da sökümü engellenmiş ve Hollanda'ya geri gitmek zorunda kalmıştır. Bu mücadeleyi de Limter-İş Sendikası'nın emek ve ekoloji mücadelesi defterine gururla yazmıştık.
Taleplerimiz:
Geminin bu haliyle Türkiye'ye ihracatı uluslararası sözleşme ve ulusal yasalara göre yasadışıdır,kanunlar uygulansın.
Aliağa Tersaneleri kapalı kutu olmaktan çıkarılsın,bağımsız oda ve sendikaların denetimine açılsın.
Sendikalaşmanın önündeki tüm engeller kaldırılsın.
İşçilerin sıra sıra ölümüne neden olan,zamana yayılmış ölüm anlamına gelen meslek hastalıkları kayıt altına alınsın.
Aliağa'daki baştankara yöntemi ile deniz, hava, su, işçilerin ciğeri, tarım havzaları kirletilerek yapılan, havuzsuz gemi sökümüne son verilsin. Patronlar karlarından kısıp, doğaya ve işçilerin sağlığına yıktıkları bedellerle havuz söküm sistemine ve gerçek tehlikeli madde bertarafına zorlansınlar.
Tersane işçisi arkadaşlar,
Aliağa'da bahsettiğimiz asbest başta olmak üzere kurşunlu boya kesimi ve tehlikeli maddeler sorunu, Tuzla, Yalova gibi tüm tersane bölgelerinin sorunudur. Gemi tamirinde de bu maddeler ortaya çıkıyor ve aynı vurdumduymazlıkla işçi sağlığı, çevre sağlığı, halk sağlığı hiçe sayılarak, hadi hadi sökülüp, kesilip atıyorlar. Tıpkı Aliağa gemi söküm işçileri gibi bizler de tamir gemilerinde asbest ve kimyasallarla koyun koyuna çalışıyoruz.Yani sorunlarımız ortak,çözümü de.
Sendikamız gemi söküm ve tersane işçilerini sendikalaşmaya, asbestli gemileri karadüzen sökmeyi reddetmeye,
İzmir yerel yönetim birimlerini, toplumsal ekolojik adalet savunucularını ve sendikaları yüzen bir tehlikeli atık olan nükleer Sao Paulo uçak gemisinin ihracatının engellenmesi için birleşik mücadeleye çağırıyor.”